11 Temmuz 2011 Pazartesi

L'Étranger Üzerine Garip Bir Deneme





"Aujourd'hui maman est morte." cümlesiyle başlar Camus'nün L'Étranger'si ve bu cümle Türkçeye olduğu gibi çevrilir: Bugün anam ölmüş. İkinci cümle de ilki kadar vurucudur:
Belki de dün, bilmiyorum.


Kitap daha ilk cümlesiyle sarsar sizi, annesinin ölümüne kayıtsız kalan, cenazesini almak için isteksiz bir şekilde yola çıkan Meursault sizi altüst eder. Cenazeyi almaya giderken annesinin ölümüne üzülmek, ağlamak yerine bu sıcakta kendisini yollara düşmek zorunda bıraktığı için serzenişte bulunur Meursault. Yabancı'dır annesine, topluma, bize...


Meursault, Camus'nün saçma felsefesinin ete kemiğe bürünmüş halidir; hayatı, ölümü saçma bulan bir felsefe. Kaç yaşında olursa olsun öldükten sonra yaşamanın ya da ölmenin bir anlamı yoktur. Bu da ölümü kabullenebilir kılar insanı. Meursault da ölümü kabullenebildiğini pek çok kez gösterir kitapta. Annesinin ölümüne kayıtsız kalması, bir Arabı tereddüt etmeden öldürmesi, kendisine verilen idam cezası karşısında hiçbir şey yapmaması bundandır.


Hayattaki her şey gereksiz birer ayrıntıdır, olsa da olur olmasa da. Bilmem, sen bilirsin, nasıl istiyorsan Meursault'nun en çok kullandığı cümlelerdir. Tam bir umursamazlık hali. Kendisine benimle evlenir misin diye soran metresi Marie'ye benim için fark etmez, istiyorsan evleniriz diye cevap verir.


Hiç kimse, hiçbir şey umrunda değildir: Ölümler, terfiler, evlenme teklifleri, cinayetler, idam kararları...


Kitap size belkide daha önce düşünmediğiniz şeyleri düşündürttüğü, bir Yabancı'yla tanışmanıza vesile olduğu için mutlaka okunması gerekiyor bence. Ben bu kitabı okuduğumda dokuzuncu sınıf öğrencisiydim. Bu kitabın beni ne kadar derinden sarstığını anlamak için üstünden iki yıl geçmesi gerekti. Meursaultlaşıyordum, bir zamanlar anlayamadığım o adama dönüşüyordum. İnsanlarla olan ilişkilerimdeki iniş çıkışlar umrumda değildi artık, kimseyi umursamamaya başladım. Evet, tam bir Meursault değilim, ama şimdilik. Önümdeki yol ikiye ayrılıyor: Meursault olmaya kaldığım yerden devam etmek ya da geri dönmek. Hangi yoldan gitmeye karar vereceğim ise umrumda değil...


Edit: Yazıya eşlik eden Killing An Arab, The Cure grubu tarafından Meursault'nun, bir Arabı sırf elindeki bıçağı güneş ışığı altında gözlerini kamaştırdığı için öldürüşünden yola çıkılarak yazılmıştır.


Zeki Demirkubuz da Yabancı'dan etkilenip yola çıkanlardandır. Yazgı'da Meursault yerini Musa'ya bırakır. Musa isminin kullanılma sebebinin Meursault isminin telaffuzundan ve de peygamber ismi oluşundan dolayı seçildiğini düşünüyorum. Çünkü Meursault'nun nihilist bir tavrı vardır. Musa ismi seçilerek ironi yapılmak istenmiş olabilir.


* Görsel buradan alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder