4 Temmuz 2011 Pazartesi
İrili Ufaklı Dünyalar Ve Orta Boy Hayaller
Küçücük küçücük dünyaları vardı, hiçbirinin içine sığamadığı. Kocaman kocaman dünyaları vardı, içinde minicik kaldığı. Ne küçücük dünyalarını büyütebildi ne de kocaman dünyalarında büyüyebildi. Tüm dünyalarında vardı, hiçbirinde yoktu. Kendisi olmayı başaramıyordu hiçbir şekilde. Parçalar halindeydi, dünyaları arasında paylaştırılmış, anlamsız parçalar. Ne bir bütün haline gelebiliyordu ne de parçalar halinde yaşamaya devam edebiliyordu. Her şey öylesine tamdı, her şey öylesine dağınık ve uzak. Birkaç hüzünlü andan ibaretti dünyaları. Kokuşmuş hüzünlü anılar. Çaresizce kurtulmayı bekliyordu, sesini duyurmayı. Anlatmayı, anlaşılmayı arzuluyordu. Korkuyordu anlatamamaktan, anlaşılamamaktan. İnkar bir yere kadar idare ediyordu insanı ve zaman geldiğinde hiçbir faydası dokunmuyordu. Hiçbir şeyin faydası dokunmuyordu dünyalar arasında sıkışıp kalmış küçük kıza...
*Görsel: DeviantArt The black sun of Melancholia by duchesse-2-Guermante
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder