Yıl 1991, aylardan ağustos. Pearl Jam ilk albümü olan Ten'i çıkarıyor ve ben annemin rahminde bile değilim. Annem evlenmemiş henüz. O kadar zamansız doğmuşum anlayacağınız. Türkiye'de 90larda gençlerimiz Akmar vs. önünde çekme kaset ararken, walkmanlerle sevdiği grupları dinlerken, Pearl Jam ile tanışmışken ben hala yokum. Yıl 1996, aylardan kasım. Pearl Jam Türkiye'de. Nihayet doğmuşum ve ne yazık ki 3 yaşındayım, İstanbul'da yaşamıyorum. Şimdi 18 yaşındayım, İstanbul'dayım ama artık bunlar da yetmiyor. Çünkü Pearl Jam 15 yıl olmasına rağmen bir daha gelmedi buralara, gelecek gibi de gözükmüyor. Gelseler iyi olur, hoş olur ama asla 90lardaki gibi olmaz. Çok şey değişti. Soundgarden'ın Chris Cornell'ı gibi artık Eddie'nin de saçları kısa, yüzlerinde yılların izleri, olgunlaşmanın verdiği ilk gün heyecanını yitirme değil de durağanlaşma... Asla 90lardaki gibi olmayacak hiçbir şey. Keşke diyorum, keşke şimdi yaşlanmaya başladığı için depresyona giren bir kadın olsaydım da yeter ki 1996'da genç olsaydım...
Çok şanslısınız 90 gençliği...
Yine de severim Pearl Jam'i. Hem de en çok onları severim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder