28 Nisan 2011 Perşembe

Ve ÖSYM 2011 YGS Sonuçlarını Açıkladı....



Sonu gelmeyen iddialar, bitmek bilmeyen protestoların ardından YGS sonuçları az önce açıklandı. Sınava girenler http://sonuc.osym.gov.tr/Sorgu.aspx?SonucID=1102 adresinden sınav sonuç bilgilerine ulaşabilirler. 2011 YGS'nin atlatılmasıyla da sıra zavallı bizlere geldi. Uzun, yorucu, sıkıcı ve fırsatlar maratonu başladı benim için. Kendime hizmet adına "Başarılar, Vaveyla!"

23 Nisan 2011 Cumartesi

Merhamet Peygamberi...



Ben birkaç gün önce izledim ve hem içerik hem de yapım açısından çok beğendim, sizlerle paylaşmak istedim. Aradığınız cevaplara ulaşabilmeniz dileğiyle...



Sizin Hiç Babanız Öldü Mü?


SİZİN HİÇ BABANIZ ÖLDÜ MÜ?

Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Şöylelemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?    

CEMAL SÜREYA






  


Cemal Süreya... Başka kim böylesine güzel, böylesine gerçek anlatabilir ki? Onu her okuduğunuzda bir tokat yersiniz. Bir tokat ki boğazınıza kelimeleri düğümler, gözyaşına ihtiyaç duymadan ağlamayı öğrenirsiniz. Seversiniz Cemal Süreya'yı...     


Edit: Edebiyat öğretmenimizin anlattığına göre Süreya'ya babasının öldüğü haberi hamamdayken gelir. 'Sabunluyken ağlamak' bu olay sebebiyle şiirde yer bulmuştur kendine.    

15 Nisan 2011 Cuma

İlk Sevdam: Kitap Okumak





Kitap, bilmediğinin farkına varmak, bilmeye aşık olmaktır. Gidemediğin yerlere gitmek, hayal gücünü serbest bırakmaktır. Özgürlüktür kitap tutsak etmeye çalışanlara inatla. İsyandır, başkaldırıştır. Farkındalıktır, bağımlılıktır.



 Sloganını çok sevdiğim bir yayınevi var: "Okumak iptiladır, müptelalara selam!"



Küçük Prens'i seviyorum, özlüyorum. Martı'yı, Heidi'yi, Pinokyo'yu...





Seviyorum kitapları. Eski, tozlu sayfaların cildimde bıraktığı alerjiye karşın. İnsanları dinlemeyi seviyorum. İnsanları okuyarak dinlemeyi seviyorum...



 Uzun zamandır istediğim kadar okuyamıyor, üretemiyorum. Büyük şehirde yaşayan her insan gibi ben de çok meşgulüm(!). O kadar meşgulüm ki artık kitap okuyacak zamanımın olmayışından oldukça muzdarip ve şikayetçiyim. Bir liste yapıyorum geçen yıldan beri ama başlamak kısmet olmuyor bir türlü. Her şey gibi kitap okumak da üniversite sınavı sonrasına kalıyor. Baudrillard için sabırsızlanıyorum en basitinden. Onunla tanışacağım anı iple çekiyorum...




Ve tekrar hayallerime, düşüncelerime eşlik etsinler istiyorum. Kendi dünyamı onlara açmak, onlarla yol almak istiyorum. Yollarını gözlüyorum ve bilsinler istiyorum: Sizi seviyorum!





Son olarak şunu belirtme gereği duyuyorum: Kitaplar da dostlar gibi iyi seçilmelidir...

8 Nisan 2011 Cuma

La Chute - The Fall - DÜŞÜŞ






Cezayir asıllı Fransız yazar Albert Camus ile birkaç yıl önce tanıştım ve sevdim. İlginçti yazdıkları, kaleminden çıkanlar bize benzemiyordu bir o kadar bize benzerken. Klişelerden uzak, düşünmek için mola vermeyi planlayanlar için de mükemmel bir durak. Albert Camus'ye, Düşüş'üne, Yabancı'sına bir uğrayın, bir soluk alın. O soluğu tutun içinizde ve bir gün yeri ve zamanı geldiğinde üfleyin dünyanı(zı)n üstüne....





Açılsın geçmişin hesapları, dökülsün ortaya anlatılmayanlar… Ve ödensin hesaplar geç kalınmış olsa da…


Özgürleşsin ruhlarımız eğer başarabilirlerse. Korkmadan, çekinmeden aynalara bakabilelim artık. İnsanlar görelim aynalarda…








Bırakın onun düşüşü size, hepimize bulaşsın…

Birkaç Aforizma...

Her şeyini kaybeden insan her şeyi yapacak kadar özgür olur...

Hatırlamak için yavaşlar, unutmak için hızlanırız...

İnsan, özgürlüğüne mahkumdur...

 İyi, bir yanıyla rahatsız edicidir...

Ben, kâbuslar gördüm ancak siz onları gerçek yaptınız...