Hepimiz bir tuhafız gerçekten. Yıllarca eğitim görüp,
sevdiğimiz şeyleri alıp, tutkularımızı giydirdiğimiz bedenleri tüketip nefes
alamamaktan şikâyetçiyiz. Bizde eksik olup da bir türlü tamamlanmayan, hep
yarım kalmamıza neden olan o şey de ne? Basitlik, öze dönüş. Karmaşıklıklaştıkça
daha kolay çözünüyor, kaçtıkça daha çok yakalanıyoruz. Herkes benim gibi çok mu
bunalmış kendine biçilen hayattan bilmiyorum ama ben defolup gitmek istiyorum
buralardan. 13 yıldır nasıl bir insan olmam isteniyorsa o ölçülerde
yontuluyorum. Herkes kadar vatansever, herkes kadar iyi bir vatandaş olma
üzerine donatıldım ben. Özgürleşmek, özü gürleştirmek için 13 yıl beklemek zor,
sancılı. 5,5 ay kalmış olan bir sınav başlangıcım, herkes kadar üniversite
hayallerim var. İstediğim üniversite değil ki benim. Neden “iyi bir yer”e
gelmek, cebimi parayla doldurmak için test çözmek zorundayım ben bu ülkede? Zihinleri
körelten bu şeye neden katlanmak zorunda bırakılıyorum? Her şey sorgu
süzgecimden geçiyor bu sıralar. İktidara ele geçirmiş bir devleti, halkları
kullananları çok eğreti buluyorum. Canım feci sıkkın zaten uzun zamandır. Çok eğleniyor
ama bir türlü ruh dinginliğine ulaşamıyorum. Bazen soruyorum kendime Hindistan’da
elleri kınalı bir kız olsam daha mutlu olmaz mıydım diye. Olurdum, o zaman
kendimden hiç kaçamaz, kaçamadığım kendimi aramak zorunda da kalmazdım. Bir
Uzakdoğu yolculuğu ne iyi olurdu doğrusu…
Edit: Hala izlemediyseniz Slumdog Millionaire'ı mutlaka izleyin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder