23 Nisan 2012 Pazartesi

Unos, Dos, Tres, Catorce!



Vertigo by U2 on Grooveshark

Unos, dos, tres, catorce!

Size basit bir sayım gibi görünebilir, benim için ise ilk ve son kez psikiyatra gidişin anahtar kelimeleri. Olay bir lisede geçer. Sınıfta The Orphanage izleniyordur ve Laura'nın aklına geçmişteki arkadaşlarından yardım istemek için çocukluklarında olduğu gibi saklambaç oynamak gelir ve arkasını dönüp saymaya başlar: Unos, dos,tres, catorce! Sonra bir gerginlik anı, hani olur ya önce bir gerilim müziği sonra bööööö! Öyle olmadı bu sefer. Ben o gerilim müziğiyle yeni akort edilmiş bir kemanın telleri kadar gerginken filmde herhangi bir şey olmadı. Gerilen benin korkması için birinin böööö diye bağırması yetti. Sonrası "Oğlum kapat şunu, gerizekalılar!" diyen bir coğrafya öğretmeni. O günkü korku geçmişteki tüm o korkuları, kaçtığım, kaçabildiğimi sandığım tüm o korkuları yeniden çağırdı. Geceleri uyuyamamaya başladım. Çok çaresizdim, bazen aklımı kaybedeceğimi düşünürken buluyordum kendimi. Nedendir bilmiyorum akli dengemin yerinde olup olmadığını anlamak için hep çarpım tablosundan bir şeyler soruyordum kendime. Ne ölçüt ama! Annem baktı olacak gibi değil beni doktora götürmeye karar verdi. O zamanlar biraz da psikoloji okumak istediğimden cazip geldi bir psikiyatra görünmek. Tam bir fiyasko. Neyin var dedi. Korkularım var dedim, geceleri uyuyamıyorum. Göz teması bile yoktu aramızda, adamın gözü önündeki bilgisayar monitöründe, benim gözlerim onun üzerinde. Birkaç şey daha sordu,bakmadan tabi. Korkmanı gerektirecek bir şey yok, korkular sadece zihninde demesini bekliyorum ama ıhıh demiyor hiçbir şey. Eline bir kalem alıp yazıyor reçeteye bulgusunu ve de bir ilaç ismini: Anksiyete bozukluğu, Atarax. Merci monsieur!

Şimdi birazda bugünden/bugünlerden bahsedelim. YGS sonuçları açıklandı, sonuç: YGS 5 puan türünde 18259. Bu hafta yapılacaklar listesinde bir sınav sonuç itirazı ve 3 yeni sınav başvurusu var. Tüm bunlar bedavadan işler değil. ÖSYM ile muhatap olmak için bile belli bir miktarı gözden çıkarmanız gerekiyor. Bir üniversiteli olayım 5 yıl boyunca anket bile doldurmayacağım. Albert Camus'nün okuyup okumadığım tüm kitaplarını bitireceğim, Sartre, Maalouf, Woolf, James Joyce, Proust... Hepsini okumak istiyorum. Sineklerin Tanrısı'nı da Kötülüğün Şeffaflığı'nı da. Bekleyin dostlar, gerçekten az kaldı! Ama önce limit, türev, integral...


* Görsel techland.time.com 'dan alınmıştır.

14 Nisan 2012 Cumartesi

Kurgunun Ötesinde Bir Yerlerde



The Book I Write by Spoon on Grooveshark


İnsan hep derin bir merakla yaşar bir adım zaman ötesine dair. Bilinmezlik çıldırtır, bir şeyler kurgulamak belki de bu yüzden güzel; adımlara yön verebilmek, nereye gideceğini bilmek mümkün olduğu için. Bir şeyleri mümkün kılmaya bayılır insan. Mümkünleşmesini arzu ettiğiniz bir şey var mı bayım? Ah, evet anlıyorum. Şöyle güzel bir aşk hayalinizdeki herkes gibi. Yo, hayır bayım, sizi yargıladığımı düşünmenizi istemem doğrusu. Ben, ben sadece hayata dair hiç de fena sayılmayacak bir tecrübe yığınına sahip olduğumu göstermek istedim. Anladınız demek, anladınız bir gösteriş budalası olduğumu.



Düşünmesi bile heyecan verici bir karakter yaratmanın. Onu büyütmesi, başına dertler açması, aşık etmesi, mutlu etmesi ve öldürmesi. Birine önce bir yaşam verip sonra elinden almak bir oyun: Tanrıcılık. Yazarlar küçük tanrılardır. Tanrı olmak ister miydin? Öyleyse en azından bunun için küçük bir şey yap ve Stranger Than Fiction izle. Şimdilik hoşçakal ve hiç unutmayacağın bir şey taşı ceplerinde: Her an ölebilirsin,öldürebilirsin...




*Görsel  librariansareweird.com 'dan alınmıştır.
**Görsel theory.isthereason.com 'dan alınmıştır.

1 Nisan 2012 Pazar

Olduğumdan Daha Yaşlı Hissetmece


Lift Me Up by Moby on Grooveshark

Bu gün 1 Nisan. Senin bu güne dair aklına gelen ilk şey şaka günü olması belki de, doğal. Sahi şaka gününün mantığı nedir? Gerekli midir? Her neyse, benim için 1 Nisan sınav demekti bu yıl. Türkçe testinden 7 yanlış demekti, hayal kırıklığı demekti. Bir şekilde geldi geçti, her Ösymzade gibi rövanşı bekler oldum: LYS.

Yo, yoo o kadar da kötü değil, gerçekten. İstediğim yere yeter.Sadece hayalini kurduğum burslarla vedalaşmak gerekecek o kadar. 

Sınav başladı ve bitti. Acısız oldu anlayacağınız.

Kendimi uçurumdan aşağı atlamış gibi hissediyorum, sınavla ilgili yok bunun, genel bir durum. Çok dalgalanıyor, az duruluyorum. Daha sevimsiz oluyorum her geçen günle beraber ve biraz daha çirkin. Yaşlanıyorum gençken, ruhuma sahip çıkamıyorum. Emanet ettim birilerine tüm yetkileri de devrederek, olmadı yine de: iflas ettin!

Şimdi, hadi söyle bana, elimden tutup kaldıracak mısın beni bu düşüşten? Düşüşsüzlük getir bana avuçlarında, serp üzerime.