Dave Grohl, bu adama karşı derinden ve samimi bir şekilde, nedensizce ya da nedenini bilmeden/farkına varamadan büyük bir sempati besliyorum. Grubuna karşı da öyle. Foo Fighters'tan paylaştığım ilk parça The Pretender oldu şu an itibariyle. Sadece bir başlangıç bu dostlar!
Şimdi biraz benim gözümdeki The Pretender'dan bahsedeyim sizlere. Genelde olduğu gibi bu parçanın da klibini sonradan izledim(ne yapalım herkesin bir müzik tüketme tarzı oluyor). Aklıma gelen ilk şey Nietzsche oldu. Sonra da "Her türlü otorite ve kuralı yıkın." diyen Stirner. Daha sonrasında ise "Simülakrlar ve Simülasyon" kitabında simülasyon kuramını uzun uzun anlatan Baudrillard.
The Pretender, iktidara boyun eğenlere sesleniyor, sorgulamadan kabullenenlere, teslim olanlara. "İtaatkar ve kanaatkar olun diyenler sence öyle mi?". Felsefe derslerinde birkaç kez üzerinde durduğumuz bir nokta: Özel araç kullanmak yerine toplu taşıma araçlarını kullanın, trafik sorun olmaktan çıksın diyenleri hiç toplu taşıma araçlarında gördünüz mü? Hayır, ben görmedim. Onlar makam araçlarıyla yollarda zaman kaybetmesin diye bizler toplu taşıma araçlarını kullanmalıyız. Efendine itaat et köle, o her şeyin en iyisine sahip olmalı!
Sizlerden özellikle 2:46 - 2:49 arasına dikkat etmenizi istiyorum. İktidarı savunmak için gönderilen güvenlik güçlerinin birer adları yok, numaralardan ibaretler. Bence bu sahne iktidarı ele geçirenlerin geri kalan herkesi nasıl köleleştirdiğini, ehlileştirdiğini anlatması açısından son derece vurucu. Toplumun emanet edildiği güvenlik güçleri kimi kimden koruyor? İktidarın karşısında ezilen toplumu mu, yoksa iktidarın kendisini mi? Oyun hep aynı, değişmiyor. Çark dönüyor ve önüne geleni yutuyor, yuttuğunun yerine yenisini türetiyor...
Foo Fighters'ın The Pretender'ı işte tüm bunları anlatıyor bana göre. Otoriteye, iktidara baş kaldırıyor. Farkındayım diyor, farkındayım kullanıldığımın, kandırıldığımın ve buna daha fazla izin vermeyeceğim... Bizim uyanma vaktimize çok var mı daha? Durdurun, inecek var...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder